NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الْوَارِثِ
عَنْ حَبِيبٍ
الْمُعَلِّمِ
عَنْ أَبِي
الْمُهَزِّمِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ
أَصَبْنَا
صِرْمًا مِنْ
جَرَادٍ
فَكَانَ
رَجُلٌ
مِنَّا
يَضْرِبُ بِسَوْطِهِ
وَهُوَ
مُحْرِمٌ
فَقِيلَ لَهُ إِنَّ
هَذَا لَا
يَصْلُحُ
فَذُكِرَ
ذَلِكَ لِلنَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَقَالَ
إِنَّمَا
هُوَ مِنْ
صَيْدِ الْبَحْرِ
سَمِعْت
أَبَا
دَاوُد
يَقُولُ
أَبُو
الْمُهَزِّمِ
ضَعِيفٌ
وَالْحَدِيثَانِ
جَمِيعًا وَهْمٌ
Ebû Hureyre (r.a.)'den;
demiştir ki:
Biz bir çekirge sürüsüne
rastlamıştık. İçimizden birisi ihramlı olduğu halde kamçıyla (çekirgelere)
vuruyordu. Kendisine bunun uygun (bir hareket) olmadığı söylendi. Bu olay Nebi
(S.A.V.)'e haber verildi de Peygamber (S.A.V.):
"O ancak deniz
av(lar)ındandir" buyurdu.
Tirmizî hac
Ebu Davud dediki:
Ebu'l-Mühezzim zayıftır, (bu ve önceki) her iki hadis de hatalıdır.
İzah:
"Çekirge deniz
av(Iar)ındandır" sözüyle onun deniz avı
hükmünde olduğu, yani ihramlının çekirge
avlayıp yemesinde hiçbir sakınca
olmadığı kast edilmiştir. Bilindiği gibi Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'inde;
"Deniz avı ve onu yemek size de yolculara da geçimlik olarak helâl
kılınmıştır."[Mâide 96.] buyurarak
ihramlı veya ihramsız herkesin deniz hayvanlarını avlamasında bir sakınca
olmadığını beyan buyurmuştur.
Fakat çekirgenin deniz
hayvanları hükmünde olduğunu ifâde eden bu hadis zayıftır, delil olma
niteliğinden uzaktır. Nitekim Ebû Dâvûd da hadisin sonuna ilâve ettiği talikte
bu hadisle birlikte bir önceki hadisin de zayıf olduğunu ifâde etmiştir. Çünkü
yine musannifin açıkladığı gibi bu hadisin senedinde "Ebu'l-Mühezzim"
vardır. Bir önceki hadisin senedinde ise, "Meymûn b. Câbân" vardır.
Nevevî'nin beyânına göre konumuzu teşkil eden hadisin zayıf olduğunda bütün
ilim adamları ittifak etmişlerdir.
Bu hadis hakkında
Tirmizî de şunları söylüyor: "Bu hadis garibdir. Bunu yalnız
Ebu'l-Mühezzim'in Ebû Hüreyre'den rivayetinden bilmekteyiz. Ebu'l-Mühezzim'in
adı Yezid b. Süfyân'dır. Şu'be onun aleyhinde konuşmuştur. İlim adamlarından
bazıları, ihramlının çekirgeyi avlayıp yemesine ruhsat vermişler. Kimi de
çekirgeyi avlar veya yerse sadaka vermesi lâzım geldiği
görüşündedirler."[Mübârek-fûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 111, 586.]